Kapat
Hesabım
Şifremi Unuttum
Kapat
Sepetim
Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine
26.12.2025

Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine

Arşivlerden günümüze: Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine

Demirören Yayınları, Osmanlı’nın manevi coğrafyasını tarihi belgeler ve arşiv fotoğraflarıyla ele alan ‘Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine’ adlı prestij eseri okurlarla buluşturdu. Kitapla ilgili konuşan yazar Hasan Mert Kaya, “Kitap, Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak yayımlanmasıyla önemli bir yeniliği temsil ediyor. Bu sayede yalnızca Türkçe konuşan Müslümanlara değil, Malezya’dan İngiltere’ye kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan Müslümanlara da hitap ediyor. Kitabın daha geniş bir kitle tarafından okunabilmesi ve ondan faydalanılabilmesi açısından son derece doğru ve değerli bir girişim. Bu kitap, gençlerin bu şehirlerin tarihine, mimari ve kültürel dokusuna dair fikir edinmeleri açısından da çok önemli bir boşluğu dolduruyor” dedi.

 

Demirören Yayınları, Osmanlı Devleti’nin Haremeyn’e verdiği önemi tarihi belgeler ve görsel arşivlerle ortaya koyan ‘Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine’ adlı prestij kitabı yayımladı. Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak hazırlanan eser, akademik sadelik ile manevi zarafeti bir araya getirerek okurları Osmanlı’nın kutsal topraklardaki izlerine doğru tarihi bir yolculuğa çıkarıyor.

 

Arşivlerden günümüze: Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine

 

Eserin ikinci bölümünde, 1900’lü yılların başında Hicaz Vilayeti’ni oluşturan şehirler, arşiv ve kütüphanelerden derlenen yaklaşık 200 orijinal fotoğraf eşliğinde tanıtılıyor. Kitapta kullanılan dil ve görsel tercihlerin, mukaddes mekanlara duyulan derin hürmet ve estetik hassasiyetle şekillendiği vurgulanırken, çalışma hem bir tarih kitabı hem de kalbe dokunan bir hatırat niteliği taşıyor. Demirören Yayınları imzasıyla yayımlanan eser, tarihçiler, araştırmacılar ve Mekke ile Medine’ye gönül bağı olan tüm okurlar için önemli bir başvuru kaynağı olarak öne çıkıyor.

 

Arşivlerden günümüze: Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine

 

‘ESKİ FOTOĞRAFLAR ADETA BİR ZAMAN KAPSÜLÜ’

Kitapla ilgili konuşan yazar Hasan Mert Kaya, “Mekke oldukça dağlık bir araziye sahip bir şehir. Hac ve umre ibadetleri nedeniyle nüfusun dönemsel olarak artması ve yüz milyonlarca Müslüman tarafından sürekli ziyaret edilmek istenmesi, Mekke’yi hem çok özel hem de zor bir şehir haline getiriyor. Dağlık yapısı nedeniyle şehirdeki yapılaşma, zorunlu olarak geçmişle olan bağları büyük ölçüde silmiş durumda. Özellikle Harem genişletmeleri, bu değişimin en önemli nedenlerinden biri. Bu noktada, elimizde bulunan eski görseller büyük bir önem taşıyor. Yüksel Bey tarafından temin edilen bu görseller, Mekke ve Medine’nin hafızasına dair son derece nitelikli veriler sunuyor. Adeta bir zaman kapsülü niteliği taşıyorlar. Sultan II. Abdülhamid döneminde yalnızca bu görsel arşiv çalışmaları değil, aynı zamanda Hicaz Demiryolu Projesi gibi çok önemli yatırımlar da hayata geçiriliyor. Aslında Osmanlıların bölgeyle olan ilgisi, Yavuz Sultan Selim’in Hicaz’ı Osmanlı idaresi altına almasından da öncesine dayanıyor. Fatih Sultan Mehmet döneminde dahi bu topraklara zafernâmeler gönderildiğini biliyoruz. Dolayısıyla Osmanlı’nın Mekke ve Medine ile olan ilişkisi çok köklü ve süreklilik arz eden bir bağa dayanıyor. Bu bağ, yalnızca siyasi değil; hizmet, refah ve gönül ilişkisi şeklinde tezahür ediyor. Hanım sultanların kurduğu vakıflar, gönderilen yardımlar ve sağlanan imkânlar bunun en somut göstergeleri. Kitapta da bu vefanın belgelerini, özellikle görsel olarak net biçimde görüyoruz” dedi.

 

Arşivlerden günümüze: Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine

 

‘KİTABIN TÜRKÇE, İNGİLİZCE VE ARAPÇA YAYIMLANMASI ÖNEMLİ BİR YENİLİĞİ TEMSİL EDİYOR’

Fotoğrafın icadıyla birlikte güçlü bir görsel hafızanın oluştuğunu ifade eden Kaya, “Fotoğrafın icadıyla birlikte güçlü bir görsel hafıza oluşmuş oldu. Yaşanan değişimleri bugünle kıyaslayabilmek açısından bu fotoğraflar son derece önemli bir başvuru kaynağı hâline geldi. Fotoğraftan önce gravürler vardı; ancak gravürler elle üretildiği için sınırlıydı. Fotoğrafla birlikte daha fazla detay yakalama ve mekânı daha bütüncül şekilde algılama imkânı doğdu. Sultan II. Abdülhamid’in bu fotoğrafları derleyip toparlatması ve bugüne ulaşmasını sağlaması, çok güçlü bir görsel hafızanın oluşmasına katkı sundu. Bu arşivler, şehir tarihi ve mimarlık tarihi araştırmacıları için de eşsiz bir kaynak niteliği taşıyor. Türkiye’de yayıncılık alanında karşılaşılan en büyük sorunlardan biri, yayınların genellikle tek dilde hazırlanması. Bu kitap ise Türkçe, İngilizce ve Arapça yayımlanmasıyla önemli bir yeniliği temsil ediyor. Bu sayede yalnızca Türkçe konuşan Müslümanlara değil; Malezya’dan İngiltere’ye kadar geniş bir coğrafyada yaşayan Müslümanlara da hitap ediyor. Kitabın daha geniş bir kitle tarafından okunabilmesi ve faydalanılabilmesi açısından son derece doğru ve değerli bir girişim. Bugün Türkiye’den ve Orta Doğu’dan çok sayıda genç, hac ve umre ibadetleri için Mekke ve Medine’ye gidiyor. Ancak yoğun yapılaşma nedeniyle bu şehirlerin geçmişiyle bağ kurmakta zorlanıyorlar” diye konuştu.

 

Arşivlerden günümüze: Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine

 

‘BU KİTAP HERKES İÇİN ÖNEMLİ BİR BAŞVURU KAYNAĞI’

Kaya, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu kitap, gençlerin bu şehirlerin tarihine, mimari ve kültürel dokusuna dair fikir edinmeleri açısından çok önemli bir boşluğu dolduruyor. Demirören Yayınları’nın böyle bir eseri yayımlamış olması, yalnızca bu alanda çalışan akademisyenler için değil, ilgi duyan herkes için büyük bir kazanım. Görsel hafıza hepimizi ilgilendiriyor; çünkü orada yapılan imar çalışmaları, kurulan vakıflar, sağlanan imkânlar ve gösterilen vefa ile hürmet, bu kitapta somut bir şekilde karşımıza çıkıyor. Özellikle Sultan II. Abdülhamid döneminde fotoğrafın öne çıkmasıyla yapılan bu görsel belgeleme çalışmaları, günümüz araştırmacılarına çok büyük kolaylıklar sağlıyor. Bu nedenle ortaya konan bu çalışmayı gerçekten tebrik ediyorum.”

 

Arşivlerden günümüze: Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine

‘HAREMEYN İKİ KUTSAL BELDE ANLAMINA GELİYOR’

Prof. Dr. Süleyman Berk ise “Haremeyn-i Şerifeyn isminden de anlaşılacağı üzere iki kutsal belde anlamına gelmektedir. Bu tabirle İslam’ın doğduğu ve daha sonra yayıldığı Mekke ve Medine kastedilmektedir. Bu sıfat, 1517 yılından sonra Yavuz Sultan Selim’den itibaren Osmanlı padişahlarının bir unvanı hâline gelmiştir. Anlamı ise ‘iki kutsal beldenin hizmetkarı’dır. Gerçekten de Osmanlı padişahları bu unvanı hak edecek hizmetlerde bulunmuşlardır. Yavuz Sultan Selim’den itibaren padişahların gönülleri ve gözleri daima bu iki kutsal belde üzerinde olmuştur. Mekke ve Medine’nin imarı için sürekli çalışmalar yapılmıştır. Bu hizmetlerin en önemli örneklerinden biri Surre Alaylarıdır. Surre Alayları, devlet ve hükümet merkezinden kutsal beldelere uzatılan bir el niteliğindedir. Bu alaylar aracılığıyla Mekke ve Medine’ye hediyeler gönderilirdi. Bu hediyeler yalnızca saraydan değil, halktan ve Müslümanlardan da gelirdi. İnsanlar göndermek istedikleri hediyeleri keseler içine koyarak Surre Alaylarına teslim ederlerdi. Bu uygulama, devlet merkezi ile Haremeyn-i Şerifeyn arasında kurulan bir gönül köprüsüydü. İstanbul’dan Mekke ve Medine’ye uzanan bu bağın böyle değerlendirilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

Arşivlerden günümüze: Sultan II. Abdülhamid Dönemi Mekke ve Medine

 

‘MESCİD-İ NEBEVİ’YE EN BÜYÜK YATIRIM ABDÜLMECİD DÖNEMİNDE YAPILDI’

Mescid-i Nebevi ve Ravza-i Mutahhara’ya yönelik çalışmalara dikkat çeken Berk, “Kâbe’nin tamiri konusunda da Osmanlı’nın önemli katkıları olmuştur. Mimar Sinan’ın inşa ettiği revaklar günümüze kadar ulaşmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu eserlerin korunması konusunda büyük bir titizlik göstermektedir. Peygamber Efendimizin (sav) kabrinin ve Mescid-i Nebevi’nin bulunduğu Ravza-i Mutahhara’ya da Osmanlı döneminde çok büyük yatırımlar yapılmıştır. Bu alandaki en kapsamlı çalışmaları Sultan Abdülmecid döneminde görmekteyiz. Mescid-i Nebevî, son derece güzel yazılarla süslenmiş, mimari yapısı genişletilmiş ve bu sayede Osmanlı’nın kutsal topraklara verdiği önem açıkça ortaya konmuştur. Haremeyn-i Şerifeyn’in devlet merkeziyle daha güçlü bir şekilde bağlanmasını sağlayan en önemli projelerden biri ise Hicaz Demiryolu Projesi’dir. Bu proje son derece vizyoner ve büyük bir çalışmadır. Hicaz Demiryolu sayesinde kutsal beldeler İstanbul’a, yani devlet merkezine daha güçlü ve daha sıkı bir şekilde bağlanmıştır. Ulaşım kolaylaşmış, hac ibadetini yerine getirmek isteyenler için büyük bir imkân sağlanmıştır. Daha da önemlisi, merkez ile taşra arasındaki ilişkiler bu proje sayesinde kuvvetlenmiştir. Hicaz Demiryolu, geçtiğimiz yüzyılın en önemli ve en vizyoner projelerinden biridir” diye konuştu.

‘ESERİ ÇOK ANLAMLI BULUYOR, YAYIMLAYANLARA TEŞEKKÜR EDİYORUM’

Demirören Yayınları tarafından yayımlanan Mekke ve Medine albümünü çok önemli bulduğunu söyleyen Berk, “Demirören Yayınları tarafından yayımlanan Mekke ve Medine albümünü bu nedenle son derece önemli buluyorum. Sultan II. Abdülhamid Han’ın albümlerinden seçilen bu fotoğraflar, bizi geçmişe götürmekle kalmıyor; aynı zamanda kutsal beldelerle ilgili çok derin ve kıymetli bilgiler sunuyor. Bu bakımdan eseri çok anlamlı buluyor, yayımlayanlara teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

‘ÜSTLENDİĞİMİZ EN ANLAMLI PROJELERDEN BİRİ'

Demirören Yayınları Proje Direktörü Bedri Göğalp de "Bu eser, yayınevi olarak üstlendiğimiz en anlamlı projelerden biri. Sultan II. Abdülhamid'in öngörüsüyle bir araya getirilen bu eşsiz fotoğraf arşivini hem akademik titizlikle hem de estetik bir duyarlılıkla okuyucuyla buluşturmayı amaçladık. Mekke ve Medine gibi kutsal beldelerin yüz yıl önceki halini belgeleyen bu görseller, yalnızca tarihsel bir değer taşımıyor; aynı zamanda Osmanlı'nın bu topraklara duyduğu derin vefayı da gözler önüne seriyor. Kitabı üç dilde hazırlamamızın nedeni de bu ortak mirası dünya ile paylaşma sorumluluğumuzdu. İnanıyoruz ki bu eser, gelecek nesiller için de önemli bir başvuru kaynağı olmaya devam edecek" dedi.

Blog Son Eklenenler
İlahi Çizgiler: Hat Sanatının Öncüleri’ kitabı okurlarla buluştu

İlahi Çizgiler: Hat Sanatının Öncüleri’ kitabı okurlarla buluştu

Demirören Yayınları, Prof. Dr. Süleyman Berk’in hazırladığı ‘İlahi Çizgiler: Hat Sanatının Öncüleri’ adlı eseri okurlarla buluşturdu. Eser, geçmişten günümüze hat sanatına yön veren büyük ustaların hayatlarını, eserlerini ve estetik miraslarını bir araya getiriyor. Kitapla ilgili konuşan Prof. Dr. Süleyman Berk, “Hat sanatının gelişiminde bir hocadan meşk almak çok önemlidir. Bu birinci yoldur. Ancak ikinci yol da ondan ayrılmaz: Eskiden yapılmış güzel eserleri incelemek. Bu nedenle, kitabın hat sanatı yolculuğuna çıkan sanatçılar için yol gösterici olacağına inanıyorum. Demirören Yayınları da bu kitabı özenli bir şekilde basarak önemli bir hizmet yerine getirdi. Benim de temennim, bu eserin okuyucular için faydalı olmasıdır” dedi. 

Devamını Oku
16.10.2025
Yaklaşık 130 yıl önceki Suriye’yi fotoğraflarla anlatan ‘Sultan II. Abdülhamid Dönemi Suriye’ kitabı yayımlandı

Yaklaşık 130 yıl önceki Suriye’yi fotoğraflarla anlatan ‘Sultan II. Abdülhamid Dönemi Suriye’ kitabı yayımlandı

Osmanlı dönemi Suriye’sine ait fotoğrafları içeren Sultan II. Abdülhamid Dönemi Suriye kitabı, Demirören Yayınları tarafından tarih meraklılarının ilgisine sunuldu. Türkçe, İngilizce ve Arapça metinlerin bulunduğu kitapta Sultan II. Abdülhamid’in emriyle hazırlanan Yıldız Fotoğraf Albümleri’nden özel olarak derlenmiş 200 siyah-beyaz ve renklendirilmiş fotoğraf yer alıyor. Eser, Hicaz Demiryolu’nun inşa sürecinden Şam’ın eski sokaklarına, Halep’in görkemli kervansaraylarından çölün sessiz antik şehirlerine uzanan belge niteliğindeki fotoğrafları içeriyor.

Devamını Oku
08.07.2025
Boğaziçi’nin Güzellikleri’ yeniden okurla buluştu

Boğaziçi’nin Güzellikleri’ yeniden okurla buluştu

İngiliz yazar Julia Pardoe’nun başyapıtı Boğaziçi’nin Güzellikleri (Beauties of the Bosphorus), 80 renkli gravürle zenginleştirilmiş özel baskısıyla Demirören Yayınları tarafından yeniden yayımlandı. Kitapla ilgili konuşan Sahaflar Birliği Derneği Başkanı Emin Nedret İşli, “İstanbul'un geçmişteki bütün güzelliklerini hem yazıları sebebiyle betimleyen hem de Bartlett'in yapmış olduğu gravürlerle gözler önüne seren çok özel, kıymetli ve nadir bir kitap. Bu kitap, oryantalist bakış açısıyla İstanbul’un ve Doğu’nun güzelliklerini betimleyen anlatımı sayesinde hem Batı’da hem de Doğu’da büyük ilgi görmüştür” dedi.

Devamını Oku
08.07.2025
Kariye Chora : Kiliseden Camiye Bir Dönüşüm Hikayesi kitabı yayımlandı

Kariye Chora : Kiliseden Camiye Bir Dönüşüm Hikayesi kitabı yayımlandı

Tarihin en büyük sanat destekçilerinden Theodoros Metokhites’in 14'üncü yüzyılda bugünkü şeklini verdiği ve Bizans sanatının son şaheseri sayılan Chora Kilisesi’nin (Kariye Camii) duvarlarındaki öyküler kitaplaştırıldı. Demirören Yayınları’ndan çıkan Kariye Chora: Kiliseden Camiye Bir Dönüşüm Hikayesi kitabında, mozaik ve fresklerde anlatılan hikayeler yer alıyor. 60 öykünün, 100’e yakın fotoğraf ile bulunduğu kitap hem Türkçe hem İngilizce olarak yayımlandı. Arkeolog Dr. Murat Sav, “İtalya’da Rönesans başlamadan önce Bizans’ta bu kilisede başlamıştı. Yapıda figürler büyümeye ve uzamaya başlamış. Bizansta görsel ve ikonografik anlamda bu denli yoğun başka bir yapı yoktur. Burada çok özel detaylar bulunuyor. Cami, Meryem ve İsa’nın bazı mucizelerinin yer aldığı resimler ve mozaikler ile kuşatılmış. Kariye çok özel bir yapı, bu nedenle hem turistik hem kültürel anlamda doğru bilinmesi gerekiyor” dedi.  

Devamını Oku
21.01.2025
Fransız mimar Melling’in 19’uncu yüzyıl İstanbul’unu ve haremi resmettiği kitabının tıpkıbasımı yapıldı

Fransız mimar Melling’in 19’uncu yüzyıl İstanbul’unu ve haremi resmettiği kitabının tıpkıbasımı yapıldı

Görevde bulunduğu süre zarfında padişahın kız kardeşi Hatice Sultan’ın huzuruna çıkmış, böylece hareme girme ve resmetme ayrıcalığına erişmiş nadir yabancılardan biri olan Mimar Antoine Ignace Melling, İstanbul ve boğaz kıyılarının gravürlerini yaparak 19’uncu yüzyıl İstanbul’unun doğal görünümünün günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Melling, o dönemin ruhunu ayrıntılı bir şekilde yansıttığı gravürlerini 1800’lerin başında Fransa’da kitaplaştırmıştır. Demirören Yayınları da kitabın tıpkıbasımını yaparak Türkçe, İngilizce ve Fransızca dillerinde yayımladı.

Devamını Oku
13.01.2025
Krepen Pasajı’nın tarihini anlatan kitap yayımlandı

Krepen Pasajı’nın tarihini anlatan kitap yayımlandı

Krepen Pasajı’nın tarihini anlatan kitap yayımlandı Krepen Pasajı’nın tarihi, ‘Krepen Pasajı Nerededir?’ adıyla birçoğu ilk kez yayımlanan belge ve görseller eşliğinde yayımlandı. Ümit Nar, Turkuaz Sahaf Yayıncılık çıkan ‘Krepen Pasajı Nerededir?’ kitabıyla Beyoğlu tarihinin unutulmuş bir sahnesini bir sahaf titizliğiyle yeniden canlandırıyor. Kitapta, bugün adını Aslıhan Pasajı olarak bilinen Krepen Pasajı’nı lokantaları, esnafları, sahafları, müdavimleri, içinde geçen sosyal olayları ile Beyoğlu edebiyat ve kültürüne katkılarını bir kâğıt arkeoloğu gibi detaylarıyla anlatılıyor.

Devamını Oku
13.01.2025
‘Sahaflara ilgi artıyor’

‘Sahaflara ilgi artıyor’

Üsküdar Meydanı’nda düzenlenen Sahaflar Festivali’nde yaklaşık 43 sahaf stant açtı. İzmir, Ankara, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Erzurum olmak üzere farklı bölgelerden okuyucular festivale akın etti. Sahaflar Birliği Derneği’nin Başkanı Emin Nedret İşli, “Sahaflar olarak bu etkinlikten çok memnunuz. Kitap fiyatlarının yükselmiş olması kitap ticaretini etkilemiş durumda fakat sahaflara dair bu biraz daha iyimser bir tablo çiziyor. Çünkü sahaflarda bazı kitaplar, özellikle ikinci el, baskısı olmayan kitaplar; yeni kitap piyasasındaki oluşmuş fiyatlara göre biraz daha ekonomik ve daha ucuz. Gençlerin, özellikle öğrencilerin ve kitaba düşkün olanların sahaflara olan ilgisi daha fazla artmaya başladı” dedi.

Devamını Oku
13.01.2025
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.